Harcırahta yalan beyan ve karşılaşılacak cezalar



Gülşehir Malmüdürü Bünyamin SÖNMEZ'in, 6245 sayılı Harcırah Kanununun 60 ıncı maddesi hakkında "Yalan beyan edenler ve yaptırımlar" konusunda yazmış olduğu makale...

I - GİRİŞ

Bu çalışmamızda, 6245 sayılı Harcırah Kanununun 60 ıncı maddesindeki Hilafı Hakikat (Aykırı-Yalan) Beyanname verenler ve yaptırımları hususunu açıklamaya çalışacağız.

II - HİLAFI HAKİKAT BEYANNAME

Bilindiği üzere, 6245 sayılı Harcırah Kanunun 5 inci maddesi harcırahın; yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve yer değiştirme masrafını ihtiva edeceğini, ilgilinin bu Kanun hükümlerine göre bunlardan birine, birkaçına veya tamamına müstehak olabileceğini belirtmiştir.

Yol Masrafı; yolculukta kullanılacak nakil vasıtası ücretlerini anlatmaktadır. Bu ücret, yolculuğun muayyen tarifeli nakil vasıtası ile yapılması halinde memuriyet derecesine göre Kanuna bağlı (1) sayılı cetvelin birinci sütununda yazılı makam ve sıfatlar ile vazife aylık veya ücret tutarlarına göre aynı cetvelin ikinci sütununda gösterilen mevkie ait bilet parasından, gayri muayyen tarifeli nakil vasıtaları ile seyahatte ise aynı cetvelin üçüncü sütunundaki nakil vasıtalarından, 29 uncu maddede yazılı vasıtalar için ödenen veya yasada açıkça belirtilmek koşulu ile istisnai olarak yolculuk edilen herhangi bir vasıta için yapılan gerçek giderden ibarettir.

Yevmiye; Kanuna göre yolluk verilmesini gerektiren yolculuk ve oturmalar dolayısıyla ilgililere iaşe ve ibate vs. giderlerin karşılığı olarak ödenen ve esasları 33 üncü maddede, miktarları ise her yılın Bütçe Kanununda yazılı olan gündeliği ifade etmektedir.

Aile masrafı; Kanunun 3 üncü maddesinin (e) fıkrasında yazılı aile fertlerinden her biri için ödenen ve esasları 44 üncü maddede yazılı taşıt ücreti ile gündelikleri ifade etmektedir.

Yer değiştirme masrafı; esas miktar ve unsurları 45 ve 46 ıncı maddeler de yazılı olan ve ilgililerin ikametgahlarını değiştirmeleri dolayısıyla yapmaya mecbur oldukları eşya nakil masrafları karşılığı olarak ödenecek parayı ifade etmektedir.

Sürekli veya geçici olarak yapılan yurtiçi ve yurtdışı yolculuklarında, kati olarak veya avans suretiyle ödenecek harcırahın ne zaman ve ne şekilde verileceği, hangi usullerde mahsup veya geri alınacağı 59 uncu madde ile düzenlenmiştir. 59 uncu maddenin 2 nci fıkrası, aile için harcırah verilmesinde ilgililerin beyanlarının esas tutulacağını ve bu bildirimde harcırahın gerçekleştirilmesi için gerekli bulunan bilginin gösterilmesini amir kılmıştır.

Söz konusu Kanunun 59 uncu maddesinin son fıkrasında, harcırahın ödenmesinde ve avansların mahsubunda aksi kanıtlanıncaya kadar memurun beyanının esas olacağı yazılıdır. Bu esas kabul edildiğine göre gerçek dışı beyanda bulunanların cezalandırılmaları yoluna gidileceği de doğaldır. Bu düşünceden hareket eden Kanun koyucu, 60 ıncı madde ile gerçek dışı bildirim veren memur ve hizmetliler hakkında uygulanacak cezai yaptırımlara yer vermiştir. Ayrıca 60 ıncı maddenin birinci fıkrasında gerçeğe aykırı beyan sonucu fazla ödenen miktarın Devlet, özel idare ve belediyelerce 6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ve harcırah kanununa tabi diğer kurumlarca da genel hükümlere göre tahsil edileceği hüküm altına alınmıştır.

III - DİSİPLİN SORUŞTURMASI YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

6245 sayılı Harcırah Kanununun 60 ıncı maddesi hükmüne göre, maddi hatalar hariç olmak üzere harcırah istihkaklarını arttıracak tarzda gerçek dışı beyanname verenler hakkında işlenen suçun mahiyeti ve kapsamına göre rütbe veya sınıf indirimi veya ihraç cezalarından herhangi birinin uygulanacağı ve bunların bu şekilde aldıkları fazla harcırahın kendilerinden tahsil edileceği belirtilmiştir.

Maddede yazılı cezaların uygulanabilmesi üç ana koşula bağlanmıştır. Bunlar;

* Beyannamede gerçeğe aykırı bildirimde bulunulması,

* Gerçeğe aykırı beyanda bulunma sonucunda tahakkuk edecek harcırahta artış olması,

* Harcırahta meydana gelen artmanın maddi hatadan ileri gelmemesi.

Hilafı hakikat beyanname verenlere uygulanacak yaptırımlar ise, maddede üç şekilde belirtilmiştir. Bunlar;

* İdari soruşturma sonucunda verilecek disiplin cezaları,

* Yargı organlarınca kovuşturma yapılması,

* Hukuki amme davası açılmasının yanı sıra fazla tahakkuk ettirilen harcırahın re'sen geri alınmasıdır.

Harcırah Kanununun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasında gerçeğe aykırı beyanname verenler hakkında mensup oldukları kurumların inzibat, memurin, müdürler komisyonları gibi salahiyetli heyet ve makamlarının kararı ile ve işlenen suçun mahiyeti ve şümulüne göre rütbe veya sınıf tenzili veya ihraç cezalarından herhangi birinin tatbik olunacağı hüküm altına alınmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesinin son fıkrasında özel kanunların disiplin suçları ve cezalarına ilişkin hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir. Özel Kanundan amaç, muayyen bir kuruma veya muayyen bir kesime uygulanacak düzenlemeleri getirmesidir. Bu sebeple özel Kanun hükümlerinin ilgili kurum ya da kesim dışında uygulanma olanağı yoktur. Genel Kanun ise, toplumun tüm bireylerine, tüm kurum ve kuruluşlarına hitap eden ve herkesin uymak zorunda olduğu kuralları içerir. Bu tanımlamaya göre 6245 sayılı Kanun muayyen bir kesime hitap etmemekte, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında görevli memur ve hizmetliler hakkında uygulanmaktadır. Bu durumda, 6245 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesi ile öngörülen sınıf indirimi cezasının yerine 657 sayılı Kanun kapsamına giren personel hakkında aynı Kanunun 125 inci maddesinde yer alan ve sınıf indirimi cezasının eşiti niteliğinde bulunan kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanması gerekmektedir. Çünkü 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/D-f maddesinde gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek fiili, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil olarak sayılmıştır.

IV - TÜRK CEZA KANUNU AÇISINDAN DEĞERLENDİRME:

6245 sayılı Harcırah Kanununun 60 ıncı maddesinin son fıkrasında "Suçlu hakkında idarece ittihaz olunan inzibati kararlar cezai takibata mani olmayıp bu gibiler hakkında ayrıca hukuku amme davası ikame ve kanuni takibat icra olunur." hükmü yer almaktadır. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere bu gibiler hakkında, idari yönden yapılan soruşturmalar sonunda verilen kararlar cezai soruşturmaya engel değildir. Bu sebeple, bunlar hakkında ayrıca yargı organlarınca kovuşturma yapılabilecek ve kamu davası açılabilecektir.

Hilafı hakikat beyanname, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 204 üncü maddesinde yeralan "Resmi Belgede Sahtecilik" suçunu oluşturmaktadır. Söz konusu madde de "Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır." hükmü yer almaktadır.

Sahte beyandan söz edilebilmesi için, memurla düzenlenen belge arasında nedensellik bağlantısının varlığı aranmalı yani memur belgeyi düzenlemeye görevli ve yetkili olmalıdır. Öte yandan, yalan beyan üzerine resmi belge düzenlemesi ve düzenlenen bu belgenin tek başına beyan konusunun ispata dayalı olması lazımdır. O yüzden fiil, resmi bir belgenin tanzimi sırasında işlendiğinden, sahtecilik mahiyetini almaktadır.

Harcırah Kanunu fertlere beyan yükümlülüğü getirmiştir. Bu sebeple, Harcırah Kanununun 59 uncu maddesinin son fıkrasında harcırahın ödenmesinde ve avansların mahsubunda aksi kanıtlanıncaya kadar memurun beyanına itibar edileceği yazılıdır. Bu beyan aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olacaktır.

Yalan beyanda bulunmakla suçun maddi unsuru oluşmakta ve yapılan fiil sonucunda bir zarar vukuu bulmaktadır. İşlenen suç Türk Ceza Kanununun 204 üncü maddesinde tanımlanmakla olan suçun kanuni unsurunu gerçekleştirmiş olmaktadır.

Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanmakta ve izin vermeye yetkili merci, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlediğini bizzat veya maddede yazılı şekilde öğrendiğinde söz konusu Kanunun 5 inci maddesi uyarınca bir ön inceleme başlatmaktadır. Bu sebeple, memur hakkında adli mercilere yapılacak kovuşturma aşamasından önce idare tarafından bir hazırlık soruşturması yapılması gerekmektedir.

V - SONUÇ OLARAK:

Yer değiştirme masrafının harcıraha müstahak kişinin katlanılmak zorunda kalacağı giderlere katkıda bulunmak amacına yönelik olduğu, yurt içerisinde bir yerden başka bir yere naklen atanan kişilerin harcırah almaya hak kazanacağı, harcırahın tüm unsurlarına hak kazanılabilmesi için naklen atama işlemi yanında fiili durumun da gerçekleşmesinin gerekeceği ve fiili durum gerçekleşmeden harcırahın tüm unsurlarının alınmasının harcırahın amacına ve hakkaniyete uygun olmayacağı, dolayısıyla hakikate aykırı beyanda bulunmak suretiyle amaca ve fiili duruma aykırı olarak fazla aldıkları harcırahların geri alınmasının yasal mevzuat gereği olduğu değerlendirilmektedir. Nitekim Danıştay 5. Dairesinin 17.11.1997 tarih ve E. 1995/2039, K:1997/2612 sayılı kararının "... Kanunda harcırahın amacı ve niteliğine ilişkin olarak belirtilen esaslar göz önüne alındığında, davacı ve ailesinin...'da ikamet etmeleri dolayısıyla fiili şartları gerçekleşmediğinden adı geçen aile masrafı ve yer değiştirme masrafı alamayacağı açık olmakla beraber..." şeklindeki gerekçesi de fiili şartların gerçekleşmemesi halinde harcırahın verilmesinin uygun olmayacağını göstermektedir.

Devlet, özel idare ve belediyelerce fazladan ödenen tutarların, Kanundaki özel düzenleme nedeniyle Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Kanununa göre tahsili yoluna gidilmesi ve anılan kurumlar dışında kalan kurumlarca yapılan fazla ödemelerin ise genel hükümlere göre tahsil edilmesi hususunda kuşku duyulmamalıdır. Zira yasal düzenlemede tahsilat şekli, gerçekleşecek durumlara göre değil, kurumların statülerine göre belirlenmiştir. Bu bağlamda, Devlet tarafından yapılan fazla ödemelerin sebebine göre tahsilat yönteminin belirlenmesine olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle, Danıştay 5. Dairesinin 27/04/1999 tarih ve E: 1996/800, K: 1999/1280 sayılı kararının " ...Yasanın 60. maddesinin 1. fıkrasında; bu kanununa göre tahakkuk edecek istihkakın miktarını artıracak şekilde gerçeğe aykırı beyanname verenlerin, bu yolla aldıkları fazla harcırahın Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna veya genel hükümlere göre tahsil olunacağı hükme bağlanmış olmakla....." şeklindeki gerekçesi de bu hususu desteklemektedir. Bu sebeple, Hilafı Hakikat Beyanname verilerek haksız yere tahakkuk ettirilen harcırahın, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren 6245 sayılı Harcırah Kanununun 60 ıncı maddesi gereğince 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilmesi,

Fiilin 657 sayılı Kanunun 125/D-f maddesi kapsamına girmesi sebebiyle ilgiliye, disiplin kurulunca belirlenen sürede kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının verilmesi,

Fiil Türk Ceza Kanununun 204 üncü maddesinde belirtilen "Resmi Belgede Sahtecilik" suçunu oluşturduğundan, ilgili hakkında Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun gereğince ön inceleme başlatılması ve inceleme sonucuna göre Cumhuriyet Savcılıklarına hukuki amme davası için gerekli müracaatın yapılması, gerekmektedir.

Konular